20 Haziran 2013 Perşembe

Kelimelerin Türü: İçerik - Fonksiyon

 Lisanı oluşturan kelimeler iki gruba ayrılır: İçerik kelimeleri ve fonksiyon kelimeleri. Yani bir sözlüğü elinize aldığınızda burada ne tür kelimeler var diye sınıflandırmak isterseniz, kelime başlığının hemen altına , bir tarafta içerik diğer tarafta ise fonksiyon maddelerini yazmanız gerekir.

 İçerik kelimeleri olarak masa, sandalye, kimya, uranyum, koşmak, güzel,zulûm gibi kelimeleri sayabiliriz.  İçerik kelimelerini farketmenin bir başka yöntemi de şudur: Eğer kelime tek başına bir anlam ifade ediyorsa içerik kelimesidir. Sözlükteki isimlerin tamamı , sıfat, zarf ve fiillerin çoğu içerik kelimeleridir.Lisan içinde, bu kelimelerin sayısı zamanla artış veya azalış gösterebilir. Artış ve azalışın işaret ettiği çok ciddi meseler vardır. Bahsi geçen meseleler bu yazının konusu değildir.

 Fonksiyon kelimelerinin ise içerik kelimelerinin aksine tek başlarına bir anlamı yoktur. Anlam kazanabilmeleri için cümledeki diğer kelimelere ihtiyaç duyarlar. Bu kelimeler cümlede diğer kelimelerin birbiriyle gramatik ilişkisini düzenler. Mesela, -yor,-ti, çünkü, orada gibi kelimeler ancak cümle içindeki diğer kelimelerle yanyana geldiğinde anlam kazanır. Bu tanımlardan diyebiliriz ki, lisandaki zamanlar, zamirler, bağlaçlar gibi gramer kurallarını öğrenirken, aslında fonksiyon kelimelerini öğreniriz. Bu kelimeler aynı zamanda, trafik kuralları gibidir. İçerik kelimelerini taşıta benzetirsek , taşınanların birbirine karşışmaması ve sağlıklı bir şekilde iletilmesi için bu kelimelere ihtiyacımız vardır. Aşağıdaki örnekleri incelemek kavramı anlamak açısından faydalıdır.

  • Ali gel-i-yor (gelme eyleminin zamanı)
  • Ahmet git-ti ( gitme eyleminin zamanı)
  • Mağaranın sonuna hiç gitmedim çünkü orada ne olduğunu merak etmedim. (Çünkü: gitmeme ve merak arasındaki mantık ilişkisini kuran bağlaç. Orada:mağaranın sonu ifadesinin  yerine kullanılan zamir)
Lisandaki kelime türlerini, kısaca gramer kuralı olarak öğrendiğimiz fonksiyon kelimeleri ve onların dışında kalan kelimeler, içerik kelimeleri şeklinde özetleyebiliriz.

19 Haziran 2013 Çarşamba

Babil Kulesi ve Ne söyleniyor, Ne anlıyorlar



Aşağıdaki yazı, "Babil Kulesi ve Ne söyleniyor, Ne anlıyorlar" yazı dizisine eklenecektir. 
Parantez içindeki değerlendirmeler toplumun kültürel açıdan farklı kesimlerince söylenelerin nasıl algılandığını belirtmektedir

Kanada Bağımlılık ve Zihin Sağlığı Merkezi Kanada'nın Ontorio bölgesinde alkol kullanımı ve ona bağlı zararları önlemeye yönelik bir dizi tedbiri içeren rapor yayınladı.

Raporda alkol ve ona bağlı zararların yıllık 2.9 milyar dolara vardığı vurgulandı. (Sanane kardeşim içersem içerim para benim değil mi? / Bu kadar cana mala yazık oluyor)

Raporda alkol kullanımı kamu sağlığı meselesi açısından incelendi ve  güdülen on siyasette iyileştirme teklif edildi.

1) Alkollü ürün fiyatlarının enflasyona uygun şekilde arttırılarak diğer ürünlerden ucuz olmamasının sağlanması (Laiklik elden gidiyor/ İçmeyin şu zıkkımı)

2) Hükümetin alkol satışında düzenlemeler yaparak etkin tedbirler alması: Örneğin yasal alkol tüketimi yaşı kanunun icra edilmesi , fiyatlarda ve satış gün ve saatlerinde düzenleme yapma ( Laiklik elden gidiyor. / Bunun için ülkede neredeyse ihtilal yapılmaya kalkıldı)

3) Minumum alkol tüketme yaşının 21 e yükseltilmesi.( Laiklik elden gidiyor/ İyi, gençler daha geç zehirlenecek.)

4) Alkollü ürünlerin parakende satış saatlerinin kısaltılması (İhtilal sebebi/ İnsanlar her istediği anda ve yerde alamasın ki böylece daha az alkol kullanılır)

5) Alkollü araç kullanımında ehliyetin askıya alınma süresinin uzatılması ve araca el konulması ( 1 ay önce 5 kez aşırı alkol tüketen tek gözü kör ve ehliyetsiz birisi trafik polisine çarparak adamın bacağının kopmasına sebep oldu. Sarhoş sürücü savcılık tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.  Kavramsal açıdan "hukuk" ile "kanun" arasındaki farkları vurgularken  örnek olarak kullandım bu olayı. )

6) Alkol reklamlarının yasaklanması ve sponsorluklara sınırlama getirilmesi. (Laiklik elden gidiyor / Kötü şeylerin reklamı yapılarak daha fazla insan özendirilmesin)

Geri kalan maddeleri isteyen okuyabilir.
Raporun yazarı , bu önlemlerin uygulanabilmesi için liderlik gerekir diyor.(Sivil Diktatör / Yedirmeyiz)

14 Haziran 2013 Cuma

Babil Kulesi



           Efsane




Rivayet odurki, bir zamanlar bütün  insanlar aynı dili konuşurmuş ve insanlık hakikati arama çabası içinde tanrıları görmeye karar vermiş. Bunun için büyük bir kule yapmaya başlamışlar.  Amaç gökyüzüne varan bu kule vasıtasıyla tanrıların katına çıkıp onları görmekmiş. 

Tanrılar ilk başta ölümlülerin bu çabasını önemsemeyip , nasıl olsa birgün insanlık bu girişiminden sıkılılr ve kulenin inşasını yarım bırakır diye öngörmüşler. Bu sebeple mutlu mesut kendi katlarında keyif sürmeye devam etmişler.

Ne var ki, insanlar bu çabadan vazgeçmeyip kulenin inşasına devam etmiş. Kule gün geçtikçe gökyüzüne daha da uzanıyor ve tanrıların katına yaklaşıyormuş. Bunu gören tanrılar bir zamanlar sahip oldukları küçümseme havasını terkedip endişe duymaya başlamış. İnsanlar gün geçtikçe kuleyi daha da yükseltikleri için , kendilerinin gözden uzak tuttukları yaşantıları gözler önüne serilme riski altına girmeye başlamış.

O zaman demiş tanrılardan biri, "ne yapmalıda bu insanlar çabasından vazgeçsin". Bir " eğer onlara doğrudan müdahale edersek bu insanların öfkesini çekebilir ve kuleyi yükseltme azimlerini arttır, bize de düşman olurlar" diye uyarmış ve "öyle bir şey yapalımki, bizim yaptığımızı anlamasınlar" diye eklemiş. "O halde"  demiş bir başka tanrı, "öyle bir şey yapalımki hem bizim yaptığımızı anlamasınlar hem de inşaatı bıraksınlar". Bir başka tanrı " dillerini karıştıralım öyleyse" demiş. "İnsanlar dilleri karışınca birbirlerinin söylediklerini anlamaz ve kavga etmeye başlar. Bir kez kavga başladımı kule inşasını bırakıp kendileriyle meşgul olurlar ve biz tekrardan burada gözlerden ırak keyif sürmeye devam edebiliriz" diye akıl vermiş.

Derlerki, işte tanrılar dilleri karıştırınca  ortaya İngilizce, Fransızca , Rusça, Almanca gibi diller çıktı. İnsanlar ne söylendiğini anlamadığı için birbiriyle kavga etmeye başladı ve o günlerden beri babilin kulesini inşa etmeyi bıraktı.

Bize dillerin çoğalması ile ilgili anlatılan efsane mealen bu. Ne var ki, bizim evde bazen 2 dil kullanılır. Kızım 6 yaşında henüz okuma yazma bilmiyorken dahi bizim İngilizce konuştuğumuzu anlar ve Türkçe konuşmamızı isterdi. Yani kızım duyduğu seslerin Türkçeye ait olmadığını farkeder ve Türkçe konuşmamızı isterdi. Şimdi benim kızım daha o zamanlar hangi dili bilip hangi dili bilmediğinin farkındayken Babillilerin bunu farketmemesi pek akla yatkın değil. Bu konuya sonraki yazımda devam edeceğim.

10 Haziran 2013 Pazartesi

Vakit mi Zaman mı?

İnsan için lehte ve aleyhte olan içinde bulunduğu andır. Onun için sufiler kendilerine "ibnu'l vakit" derler. Yani vaktin çocuğu ; zamanın değil. Çünkü vakit tayin edilmiş zamandır. Yani "namaz zamanları" demeyiz, " namaz vakitleri" deriz. "Vakit namazı kılıyor mu?" diye sorarız. Çünkü namazın girdiği vakit vardır, çıktığı vakit vardır. Daha doğrusu çıktığı vakit yoktur; öbür vakit girer. Bir vakit çıkmaz; öbür vakit girer. Bu da insan için öğretici bir şey. İnsan hep "vakit" üzeredir.
İsmet Özel
Bir akşam gezintisi değil, bir istiklal yürüyüşü, sy 281

Demekki " ne zaman gelsen" ve " ne vakit gelsen" cümlelerinde gelme eyleminin birisi plansız veya habersiz, diğeri planlı ve haberlidir. Örneğin habersiz gelen bir kişiye şöyle bir cümle kurabiliriz: " Ne zaman gelsen , etrafa neşe saçıyorsun" . Öte yandan haberli gelen birisine " her vakit, görüşmeyi ip ile çekiyorum.


Çok televizyon seyreden ailelerin abur cubura ilgisi ve zulum ile eziyet arasındaki fark